match (isim)
- Maç
- I am so excited to watch the final match.
(Final maçını izlemek için çok heyecanlıyım.)
- Nancy said she will be at a football match this weekend.
(Nancy bu haftasonu bir futbol maçında olacağını söyledi.)
- We should need to win tomorrow’s qualifying match to go through the next round.
(Bir sonraki aşamaya geçmemiz için yarınki eleme maçını yenmeliyiz.)
- Kibrit
- I don’t know why I have a box of matches with me.
(Neden yanımda bir kutu kibrit var bilmiyorum.)
- You shouldn’t let your child to play with a match, it’s dangerous.
(Çocuğunun kibritle oynamasına izin vermemelisin, bu tehlikeli.)
- Eş, denk, akran, uygun, çift
- Everybody loves Mr. and Mrs. Pond. They are a good match.
(Herkes Bay ve Bayan Pond’u sever. Onlar iyi bir çift.)
- Rory is not a match for me.
(Rory benim için denk değil.)
- Those shoes are not a good match with this t-shirt.
(Şu ayakkabılar bu tişört için uygun değil.)
- I am sure that he will be a good match for me.
(Eminim ki o benim için iyi bir eş olacak.)
- Rakip
- It is true that Harry is very good at math but he can’t be a match for Lily.
(Harry’nin matematikte iyi olduğu doğru ama o Lily’e rakip olamaz.)
match (fiil)
- Eşlemek, eşleştirmek, uydurmak (birbirine), uyuşmak
- The passwords don’t match.
(Şifreler uyuşmuyor.)
- You should match two identical pieces with each other.
(Aynı olan iki parçayı birbiriyle eşlemelisin.)
- This carpet doesn’t match with these curtains.
(Bu halı bu perdelere uymuyor.)
Match Kelimesinin Diğer Sözcüklerle Kullanılmasıyla Ortaya Çıkan Fiiller
- Make a match: Evlenmek
- Match up with: Örtüşmek
- Be a match for: Birinin dengi olmak
- Hold a match: Maç yapmak
- Strike a match: Kibrit çakmak
Match Kelimesi ile Eş Anlamlı Kelimeler
- Competition
- Game
- Equal
- Rival
- Marriage
- To go with
- To suit
- To combine