Serendipity Türkçe ne demek? Serendipity (isim) Mutlu tesadüf, aramazken bulmak, iyi şans My success in my garden is due mostly to serendipity.(Bahçemdeki başarım büyük ölçüde mutlu bir tesadüfe dayanıyor.) It was only through pure serendipity that I met my best friend!(En yakın arkadaşımla karşılaşmam gerçekten safi iyi şanstı.) I am hoping that serendipity will lead me to the right place.(Umuyorum ki iyi şans doğru yeri bulmamda bana liderlik edecek.)Or, through serendipity, we met with our soul mates.(Ya da,…
Shine Türkçe ne demek? shine (fiil) parlamak, parıldamak, ışık saçmak The Sun appears to shine particularly brightly in summer because that is when it’s closest to the Earth.(Güneş özellikle yaz aylarında parlıyor gibi görünüyor çünkü o dönemde Dünya’ya en yakın konumda yer alıyor.) My new shoes are shining with the sun.(Yeni ayakkabılarım güneşle birlikte parlıyor.) The room was dark aside from curtains opened to allow the moon to shine through.(Ayın parlamasına izin vermek için açılan…
Since Türkçe ne demek? since (zarf/edat) Ondan sonra, o zamandan beri, sonradan, için, beri, madem, hazır, çünkü Violence and blood have not stopped since we stepped onto this land.(Bu topraklara adım attığımızdan beri şiddet ve kan durmadı.) I haven’t even seen Marie since the funeral and that really worries me.(Cenazeden beri Marie’yi görmedim ve bu beni gerçekten endişelendiriyor.)Since then he had treated her with total respect.(O zamandan beri ona tam bir saygıyla davrandı.) My brother…
Secret Türkçe ne demek? secret (isim) sır He does not tell his father that he had a car accident, he will remain a secret between us.(Babasına araba kazası geçirdiğini söylemiyor, aramızda sır olarak kalacak.) Don’t tell her I helped her with her homework, let’s keep it a secret between us.(Ona ödevine yardım ettiğimi söyleme, bunu aramızda sır olarak saklayalım.) gizem None of us could understand the secret in our next-door neighbor’s family.(Yan komşumuzun ailesindeki gizemi…
Saw Türkçe ne demek? saw (isim/fiil) testere, biçmek, testereyle kesmek, bıçkı, hızar, testere çekmek The most basic equipments you need in the forest is a saw, fire-fueling materials and a compass to find your way.(Ormanda ihtiyacınız olan en temel ekipmanlar testere, ateş yakacak malzemeler ve yolunuzu bulmanızı sağlayacak bir pusuladır.) My father used to go out to the garden every Sunday and saw as much wood as needed and came home.(Babam her Pazar bahçeye çıkıp,…
Safe Türkçe ne demek? safe (sıfat) güvende, emniyette The minute the rain started, we looked for a place where we would be safe from a drenching downpour.(Yağmurun başladığı dakikadan itibaren şiddetli sağanak yağışa karşı emniyette olacağımız bir yer arayışına girdik.) In the shadow of that huge tree, we will be completely safe from burning sun light.(Şu devasa ağacın gölgesinde yakıcı güneşe karşı tamamen güvende olacağız.) güvenli, emniyetli We tried to find a safe place to…