de facto (sıfat) Resmi olmamak ile birlikte fiili After the civil war, a de facto government was established in the country. (İç savaştan sonra ülkede fiili bir hükümet kuruldu.) De facto actually not depends on legality. (Fiili aslında yasallığa bağlı değildir.) He became the de facto leader of the movement. (O hareketin fiili lideri oldu.) Gerçekte, fiilen, genel geçer Some goverments acted de facto due to disagreements. (Bazı devletler anlaşmazlıklar nedeniyle fiilen hareket etmiştir.) Countries…

ex (isim) Eski sevgili My ex called me but I didn’t answer it. (Eski sevgilim beni aradı fakat ben telefonu açmadım.) I saw my ex with a new guy, and she saw me as well. (Eski sevgilimi yanında biriyle gördüm, o da beni gördü.) ex (ön ek) Eski, önceki, sabık My ex-wife and I are staying in touch for the kids. (Eski karım ve ben çocuklar için iletişimi kesmiyoruz.) Ex-president gave a speech which criticizes…

future (isim) Gelecek People who want to have a good job in the future should work hard without giving up.(Gelecekte iyi bir meslek sahibi olmak isteyen insanlar pes etmeden çok çalışmalılar.) I can’t live these ages well because I think too much about the past and the future.(Geçmiş ve gelecek hakkında çok fazla düşündüğüm için bu yaşlarımı iyi yaşayamıyorum.) I want to be an architect in the future so I decided to prepare for the…

İngilizce Öğrenme Rehberiniz:
Güncel Yazılar, İpuçları ve Kaynaklar

SON GÜN! İngilizce Eğitimde NET %50 İNDİRİM!
SON GÜN! İngilizce Eğitimde NET %50 İNDİRİM!