supreme (sıfat) Üstün, en yüce, en üst, üstün derecedeki, ulu, azami Bill’s supreme effort at school will make his parents happy. (Bill’in okuldaki üstün çabası ebeveynlerini mutlu edecektir.) I believe that life itself is the supreme test and we shouldn’t give up. (Hayatın kendisinin en büyük sınav olduğuna ve vazgeçmememiz gerektiğine inanıyorum.) If you are not satisfied with the court decision you can appeal the supreme court. (Mahkeme kararından memnun değilsen, yüksek mahkemeye itiraz edebilirsin.)…

item (isim) Kalem, madde, adet, hesapta tek rakam, bent, haber, öğe The purchased materials are written item by item on the shopping slip.(Satın alınan materyaller, alışveriş fişinde madde madde yazılır.) There are so many items in her house that she doesn’t know where to fit.(Evinde o kadar çok eşya var ki nereye sığdıracağını bilemiyor.) I am trying to package all items carefully but, i need some help!(Bütün eşyaları dikkatlice paketlemeye çalışıyorum ama biraz yardıma ihtiyacım…

İngilizce dili, dünyanın her yerinde konuşulan, birçok farklı coğrafyadan insanın iletişim kurmasını sağlayan, diğer bir adıyla “lingua franca” (ortak dil) olarak nitelendirilen bir dildir. İngilizce birçok farklı kültürde ve ülkede konuşulan bir dil olarak aslında kendi içerisinde çok büyük bir birikime sahiptir. İşte İngilizce dilini özel kılan hususlardan bir tanesi de dilin zengin bir kullanım şeklinin bulunmasıdır. Bu zengin kullanımlardan en bilineni ise deyimlerdir (idioms). İngilizce deyimler ile ilgili bir bilgi verelim. Deyimler, Türkçede olduğu…

İngilizce Öğrenme Rehberiniz:
Güncel Yazılar, İpuçları ve Kaynaklar

Kasım Fırsatı Başladı! İngilizce Eğitimde NET %50 İNDİRİM!
Kasım Fırsatı Başladı! İngilizce Eğitimde NET %50 İNDİRİM!