accept (fiil) Kabul etmek, almak She is accepting gifts because today is her birthday. (O hediyeler alıyor çünkü bugün onun doğum günü.) The company has accepted to pay all of the expenses of this trip. (Şirket bu yolculuğun bütün masraflarını karşılamayı kabul etti.) After six months of unemployment, I have no other choices besides accepting this job offer. (6 aylık işsizlikten sonra bu iş teklifini kabul etmekten başka seçeneğim yok.) Kabullenmek, hazmetmek I was alienated…

you (kişi zamiri) Sen, seni, sana, siz, sizleri You are my favorite person and I love you. (Sen benim kendime en yakın bulduğu insansın ve seni seviyorum.) I want to stay with you forever my darling. (Sonsuza kadar seninle birlikte kalmak istiyorum canım.) What do you want from me exactly? (Benden tam olarak ne istiyorsun?) You are so young and pretty, just like me forty years ago. (Tıpkı benim kırk yıl önceki halim gibi çok…

İş İngilizcesi Artık Bir Seçenek Değil, Zorunluluk: İş Yerinde Akıcı Konuşmak için Neden Lingusta Metodu? Bugün iş dünyasında yalnızca işi bilmek yetmiyor. Kendinizi doğru ifade edebilmeniz, toplantılarda söz almanız, sunum yapabilmeniz ve uluslararası iletişim kurabilmeniz gerekiyor. Peki bunu Türkçe ile yapamıyorsanız? İşte burada “İş İngilizcesi” devreye giriyor. Ve hayır, bu klasik bir dil kursu yazısı değil. Bu, iş hayatında gerçekten fark yaratmak isteyenler için yazıldı. Neden İş İngilizcesi? Kariyerinde yükselmek isteyen hemen herkesin karşılaştığı bir…

İngilizce Öğrenme Rehberiniz:
Güncel Yazılar, İpuçları ve Kaynaklar

SON GÜN! İngilizce Eğitimde NET %50 İNDİRİM!
SON GÜN! İngilizce Eğitimde NET %50 İNDİRİM!