low (sıfat) Alçak, az, düşük, alt, ucuz She bought this skirt at a low price. (O bu eteği düşük bir fiyata satın aldı.) This chair is too low for her. (Bu sandalye onun için çok alçak.) I saw this computer at the mall. The price tag was not low. (Bu bilgisayarı alışveriş merkezinde gördüm. Fiyat etiketi düşük değildi.) Zayıf, güçsüz, kısa The battery is low that’s why the laptop doesn’t work. (Batarya zayıf bu yüzden…

serenity (isim) Sukünet, sakinlik, huzur, dinginlik When you find serenity and happiness, everything will be fine.(Huzur ve mutluluğu bulduğunda her şey yoluna girecek.)Inside the cafe, there was a feeling of serenity.(Kafenin içinde bir dinginlik hissi vardı.)Serenity of mind and heart is important more than anything in the world.(Aklın ve kalbin suküneti dünyadaki her şeyden daha önemlidir.)Your soulmate should give you serenity.(Ruh eşiniz size huzur vermeli.)I love going to he mountains every weekend for serenity.(Sakinlik için…

Rich Türkçe ne demek? Rich (sıfat) Zengin, varsıl, bol bol, esprili, gani, çok, besleyici, canlı(renk), yüklü, nükteli The richest person in the world is the person who has a happy family and a warm home(Dünyanın en zengin insanı, mutlu bir ailesi ve sıcak bir evi olan insandır.) My father, who is one of the richest people of his neighborhood, always helped the needy in his neighborhood.(Mahallesinin en zenginlerinden olan babam mahallesindeki muhtaçlara her zaman yardım…

Akıcı İngilizce Konuşmaya Hazır Mısın? 3 Ayda İngilizce Öğren!
57 SAATTE AKICI İNGİLİZCE