accept (fiil)
- Kabul etmek, almak
- She is accepting gifts because today is her birthday.
(O hediyeler alıyor çünkü bugün onun doğum günü.)
- The company has accepted to pay all of the expenses of this trip.
(Şirket bu yolculuğun bütün masraflarını karşılamayı kabul etti.)
- After six months of unemployment, I have no other choices besides accepting this job offer.
(6 aylık işsizlikten sonra bu iş teklifini kabul etmekten başka seçeneğim yok.)
- Kabullenmek, hazmetmek
- I was alienated for a long time in my new school but finally they have accepted me.
(Yeni okulumda uzun bir süre dışlandım ancak en sonunda beni kabullendiler.)
- My husband’s family and I had very big problems but after the birth of our children, they have accepted me.
(Kocamın ailesiyle aramda ciddi sorunlar mevcuttu ancak çocuğumuzun doğumundan sonra beni hazmettiler.)
Accept Kelimesi ile Eş Anlamlı Kelimeler
- Have
- Take
- Approve
- Care
- Countenance
- Favor