Did you saw my old bag? It was a green bag, with a red spot on it. (Eski çantamı gördün mü? Üzerinde kırmızı nokta olan yeşil bir çantaydı.)
There is always a spot on my glasses and it drives me crazy. (Gözlüklerimde her zaman bir leke oluyor ve bu beni deli ediyor.)
fark etmek, görmek, ayırt etmek, saçmak, atamak, yerini saptamak
I spotted Carl came to this the party. Did he leave early or is he still around? (Carl’ın bu partiye geldiğini fark ettim. Erken mi ayrıldı yoksa hala buralarda mı?)
Student: What does spot means? (Öğrenci: Spot ne demek?) Teacher: Spot means to see. (Öğretmen: Spot görmek demektir.)
Spot Kelimesinin Diğer Sözcüklerle Oluşturduğu Yapılar