dürtmek, canlandırmak, teşvik etmek, kışkırtmak, hız vermek
He knew his dad was very aggressive so he gingered him every time. (Babasının çok agresif olduğunu biliyordu, bu yüzden onu her seferinde kışkırtıyordu.)
In times of crisis, the state uses various means to ginger the market. (Kriz zamanlarında devlet, piyasayı güçlendirmek için çeşitli yöntemler kullanır.)
Student: What does ginger means? (Öğrenci: Ginger ne demek?)
Teacher: Ginger means to boost. (Öğretmen: Ginger hızlandırmak demektir.)
kızıl saçlı, taba rengi, kızıl renk, zencefil
Whenever my Uncle Mark came to town, he would buy me ginger beer and show me around the city. (Mark Amcam şehre her geldiğinde bana zencefil birası alır ve bana şehri gezdirirdi.)
He has always had a soft spot for ginger haired people. (Onun, kızıl saçlı insanlara karşı her zaman bir zaafı olmuştur.)
Ginger Kelimesinin Diğer Sözcüklerle Oluşturduğu Yapılar
ginger up: hızlandırmak
ginger beer: zencefilli bira
ginger hair: kızıl saç
race ginger: kök zencefil
ginger cookies: zencefilli kurabiye
ginger oil: zencefil yağı
a ginger group: bir topluluk veya grup içerisindeki lobi