outdoor (sıfat) Açıkhava, dış mekan My Geography teacher said that we will make the class outdoors tommorow morning because we…
over (zarf) Üstüne, üzerine, üzerinde, üzerinden, aşkın, fazla There were over 500 participants at this year's meeting. (Bu yılki toplantıda…
partner (isim) Eş, ortak, arkadaş, şerik, paydaş, işbirlikçi Alan's partner will not be with us tonight as she is very…
poser (isim) Poz veren kişi, model She is such a poser, look how she smiles to the cameras. (O tam…
promise (fiil) Söz vermek, vadetmek, garanti etmek, taahhüt etmek My father promised me that when I turn 18, he will…
province (isim) Vilayet, il, saha, taşra, yetki alanı, ülkenin idari bölümlerinden biri, eyalet My uncle was the governor of this…
really (zarf) Gerçekten, hakikaten, cidden I went to the hospital and it was really crowded. Public health is not good…
rest (fiil) Dinlenmek, dinlendirmek, kalmak, mola vermek I'm so tired that all I want is to go home and rest.…
İngilizce cool sözler kullanmak, sizi kendinizden emin ve konuştuğunuz dile hakim gösterecek yöntemlerden biridir. Yazımızda yer verdiğimiz bu kalıplaşmış İngilizce…
always (zarf) Hep, her zaman, daima My mom has always taken care of us. (Annem hep bize baktı.) I always…